Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KÜRESEL ISINMA, KÜRESEL BARIŞ’A KARŞI MI? BİRLİKTE OLABİLİRMİ?

Uluslararası hukuk veya örgüt/kurumların bu kadar etken olması, makalemizin ana konusunu teşkiletmektedir. Bu kurumlar, bizi çeşitli alanlarda uluslararası norm olarak kabul edilmiş bazı yaptırımlarazorlamaktadır. Dünyadaki tüm ulusların ortak deneyimlerinden yepyeni ve ulus üstü bir demokrasi tanımıgelişmektedir. Bu bizi çeşitli alanlarda ortak davranmaya itmektedir. Bu ortak davranışların belki de en etkilive en kolay kabul edilebilecek olanı, Küresel Isınmaya ve İklim Değişikliğine karşı “ortak” olarak alınabilecekhareketlerimizdir. Yaptırımlarımızdır. Özellikle 11 Eylül gibi bir milattan sonra yaşanan küresel tehdidin yerini, küresel ısınma gibi birkonunun alması, biraz zor görünse de yine de olmayacak gibi değildir. Küresel ısınma, aslında küreselboyuttaki bir sorunu yine küresel anlamda çözebileceğimizi göstermektedir. Bunun için gerekli olan bilgilerelimizdedir.Bu yıl Nobel Barış ödülünü, aktif siyaseti bıraktıktan sonraki yaşamını tamamen küresel ısınmanındünyaya anlatılma

Gelecek Yenilenebilir Enerjilerde

Google ismini telaffuz ettiğimizde, kimsenin yabancılık çekmeyeceğini biliyorum. Bilgisayar ve internet kullanan herkesin bildiği bu dev isim, dünyada en bilinen marka olarak da kabul ediliyor. Yani marka değeri de çok yüksek olan bu şirket, 1996 yılında iki üniversite öğrencisi tarafından kuruldu. İnternet ve yazılım alanında çalışan firmanın 20 bin üzerinde çalışanı var (2009 yılında 20,164 idi, sonraki rakamlarına ulaşamadım). Merkezi California eyaletinde Mountain View’da. Yıllık geliri ise 30 trilyon dolar. Google bu kapasite ile çalışıyor. Bu kapasite ile çalışır iken harcadığı elektrik enerjisi miktarını bugüne kadar kimse bilmiyordu. Bunu şirket büyüklüğü ve ticari sırlar kapsamında saklı tutmalarını anlıyorum. Fakat son günlerde şirket ortaklarından Urs Hoelzle, bu konuda bir açıklama yaptı ve kendi blog sayfasında bu bilgiyi herkesle paylaştı. Buna göre Google bir yılda 2,26 kw/h elektrik enerjisi tüketmektedir. Bunu duyan bazı çevre örgütleri de bunun ne kada

2009 Sakarya Ünivesitesi Kadın Sempozyumu Bildirisi

Erkek Egemen İş Alanlarına Yönelen Kadınlar Bir Örnek Model Olarak YÜZÜ GÜLEN OPERATÖRLER Projesi Oral KAYA ÖZET Tüm toplumlarda tarihsel süreç içerisinde bakıldığında kadın ile erkek arasındaki biyolojik farklılık zaman içerisinde toplumsal bir farklılığa dönüştürülmüştür. Çalışma yaşamında da bazı mesleklerin erkek temelli olarak tanımlandığı görülmektedir. Çalışmamızda geçmişten günümüze kadın nüfusun istihdamı, üretime katkısı, meslek grupları açısından istihdam oranları değerlendirilecektir. Ayrıca, erkek egemen meslek olarak tanımlanan iş makinelerinin kullanımına yönelik olarak Çanakkale’de uygulanan YÜZÜ GÜLEN OPERATÖRLER isimli örnek proje irdelenecektir. ABSTRACT When we look at the historical process; in all communities, the biological differences between men and women have been transformed into the social differences as the time passes. In working life, ascriptive characteristics tend to determine the kind of work people to do, so some professions define as i

Ha Gayret!!!

Galiba bu sene lüfer yiyebileceğiz, ama asıl önümüzdeki sene için çok daha fazla umutluyum. Hatırlayacaksınız, 26 Haziran 2011 tarihli köşemde “Bu yıl Lüfer yiyebilecek miyiz” diye sormuştum. İçime az da olsa bir umut ışığı belirdiğini söylemem gerek. Hatırlayacağınız gibi, lüfer balığının yavru iken (çinekop ve sarıkanat) yakalanması sonucu, lüfer balığı büyüyemiyor idi. Tarım ve Orman Bakanlığının yayınladığı genelgelerde ise hangi boyda yakalanacağı belirtiliyordu. Bu güne kadar, lüfer için genelgede belirtilen yakalama boyu 14 cm idi. Bunun çinekop için uygun bir boy olduğunu ve bu aşamada da yakalanmasının lüfer olmasını engellediği için zararlı olduğunu belirten iki başarılı kampanyadan da sizlere bahsetmiş idim. Birincisi Greenpeace örgütünün “seninki kaç santim” isimli kampanyası; diğeri ise Fikir Sahibi Damaklar hareketinin kampanyası ise “Lüfer Koruma Timi” idi. Her iki kampanya için Çanakkale’mizde de eylemler gerçekleştirildi. Greenpeace örgütünün gönüllüleri, Çanakkale

SOMALİDE KURAKLIĞIN ASIL NEDENİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Şu günlerde inanılmaz bir insanlık dramı yaşanıyor. Somali'de her gün yüzlerce insan açlıktan ölüyor. İnsanın içini acıtan fotoğrafları ve görüntüleri medyada izledikçe kendimize neden ve ne oluyor dememek imkansız. Dahası bir şeyler de yapmak şart. Somali’deki açlık ve kuraklığa iklim değişikliğinin neden olup olmadığını sorusunu soruyor herkes birbirine. Cevabını -her ne kadar bariz gibi görünse de- net olarak vermenin zor olduğu bir soru bu. Birleşmiş Milletler Afrika’nın doğu kıyılarında yer alan Kenya, Etyopya ve Somali’de yaklaşık 10 milyon kişinin, ciddi bir kuraklık krizi ile karşı karşıya ve yardıma muhtaç durumda olduğunu açıkladı. Somali’de on yıllardır süregelen iç savaş nedeniyle altyapının harap olması, kuraklığın daha da büyük bir krize dönüşmesine yol açıyor. Birleşmiş Milletler’in insani yardım koordinatörü Valeri Amos, İngiliz The Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada iklim değişikliğinin kuraklığın asıl nedeni olduğunu söyledi. Eskiden 10 yılda bir kuraklık g

JAPONYA’DA FUKUŞIMA SONRASI ENERJI TASARRUFU KAMPANYALARI HIZLA ARTIYOR

Uzun zamandır enerji verimliliği konusunda yazmak istedim. Yaşanmış bir olay üzerine bu konuyu dile getirmenin daha verimli olacağını düşündüm. Bunun için Uluslar arası Basın Ajansının Tokyo muhabiri Suvendrini Kakuchi’nin Guardian gazetesine yazmış olduğu makaleyi eksiksiz aktarıyorum. Metinin çevirisi için Hande Turhan’a teşekkür ederim. Umarım biz, felaketi görmeden bu önlemleri alabiliriz. On yıllar boyunca Tokyo’daki evlerinde kullanılmayan odalarda elektriğin kapalı olup olmadığını önemsemeden yaşayan Masayoshi Sakurai ve çocukları şimdi buna özenle dikkat ediyor. Şirket çalışanı Sakuri bu durumu “Karım elektriği kapatmak konusunda başımızın etini yerdi çünkü yüksek elektrik faturalarından endişelenirdi. Şimdi hepimiz klima kullanımını azaltarak, bilgisayarları kapatarak enerji tasarrufu yapmaya başladık” şeklinde açıkladı. Sakuri, Japonya’da medya kampanyaları ile başlayan ve hızla büyüyen setsuden (Japonca’da enerji tasarrufu) hareketinin bir parçası. Bu hareket elektrik tüketi