Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İKLİM DOSTU KENTLER BİLDİRİSİ Kentler için Harekete Geçme Çağrısı

Geçtiğimiz hafta içinde İstanbul’da “Sürdürlebilir Kentler” toplantısı gerçekleştirildi. Çanakkale kenti de, ilk eylem planını hazırlayan kent olarak burada anıldı ve plandan örnekler verildi. Ne yazık ki Çanakkale’den toplantıya kimse katılmadı. Fakat toplantı sonrasında, katılan Belediye Başkanları öncülüğünde bir bildiri imzaya açıldı. Tam üç ay boyunca imzaya açık kalacak olan bu metini aşağıda olduğu gibi yayınlıyorum ve Çanakkale’den bu metni imzalayacak olan belediyeleri de buradan duyuracağımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Evet, şimdi belediye başkanlarını imzaya davet ediyoruz. Birlikte. Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı kentlerde yaşıyor. Birleşmiş Milletler Habitat verilerine göre kentler, dünyadaki enerji tüketiminin yaklaşık %75’inden, küresel sera gazı salımlarının da %80’ininden sorumlu. 2030 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %70’i kentlerde yaşayacak. Türkiye’nin nüfusu 2010 yılında 73 milyona ulaştı ve bu nüfusun yaklaşık %80’ini kentlerde yaşıyor. Türk Belediyelerinin hi

Afet Yönetimini yapabilecekmiyiz?

Tam bir haftadır hepimiz deprem ile yatıp deprem ile kalkıyoruz. 1999 depremini tüm acısıyla yaşayan bu ülke, ki daha önce de defalarca benzer afetleri ülkenin değişik yerlerinde gördü – en yakınımızdaki de 1957 Yenice depremi, halen önlem alınacak noktalarda ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu köşenin takipçileri, belki hatırlayacaklardır, şehir selleri ile ve onlara karşı önlemlerin alınması konusunda Temmuz ayında bir yazı yazmış idim. Belediyelerin sorumluğuna verilen bu tür afetlere karşı hazırlıkların alınması konusunda ne yazık ki sınıfta kaldığımızı bir kez daha gördük. Şehir selleri veya deprem, ikisi de doğanın kurallarını ihlal ettiğimizde bizim göreceğimiz zararları her aşamada kendimiz görüyoruz. Her iki afeti de incelediğimizde temel coğrafya bilgisinin aslında ne kadar yeterli olduğunu hepimiz görebiliyoruz. Dere yataklarının konuta açılması ne yazık ki en büyük benzerlik. Daha orta okul ders kitaplarında almış olduğumuz temel coğrafya derslerinden biliyoru

Çocuklarımızın gerçek rakipleri

Geçtiğimiz haftalarda, sessiz sedasız bir şekilde 30 anaokulu öğretmeni. Çanakkale’de bir araya geldi. Bir Avrupa Birliği Okul değişimi (Commenius) programı çerçevesinde Belçika, İsveç, Norveç, İngiltere, Litvanya ve Güney Kıbrıs’tan farklı özellikler taşıyan ana okullarından gelen bu öğretmenleri Barbaros Mahallesi’nde yer alan Günışığı Anaokulu misafir etti. Ben de naçizane ilk gün tanışma toplantılarına katıldım. Bu tanışma toplantısında tüm ülke katılımcıları, kendi ülkelerindeki anaokulu eğitim sistemini ve uygulamalarını sundu. Sizlerle de paylaşmak istediğim zaten bu kısım. 2007 yılında Çanakkale Kent Eylem Planını hazırlar iken, ilköğretim öncesi okullaşma dediğimiz anaokuluna giden çocuk sayısının sadece % 27’lerde olduğunu öğrenmiş ve gerçekten çok şaşırmış idim. Bu rakam sadece Çanakkale için geçerli olan bir veri değil. Sizleri yanıltmasın. Türkiye ortalaması da % 32 civarında. Burada sizleri rakamlara boğmak istemiyorum ama çocuklarımızın nasıl bir kuşak ile rekabet ettikl

Teşekkürler Çanakkale

Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü NTV’nin Çanakkale Olay gazetesini kaynak göstererek, bir haber yaptı ve sonrasında da bu habere web sayfasında yer verdı. İstanbul merkezli “Fikir Sahibi Damaklar” ve Greenpeace örgütünün, lüfer balıklarının yaşayabilmesi için açmış oldukları kampanyayı sizlere buradan tanıtmış idim. Hatta kampanya çerçevesinde Greenpeace üyelerinin Çanakkale’ye gelerek, Su ürünleri kooperatifinin eylemine destek verdiklerini, bu eyleme de Sayın Valimiz ve Sayın Belediye Başkanımızın da katıldığını da belirtmiştik. Köşemizde yer alan bu haberlere hatırlayacaksınız, Çanakkale’den destek veren ve Çinekop ve Sarıkanat satmayarak Lüferlerin büyümesi için destek veren lokantalara da teşekkür etmiş idim. ama en büyük teşekkürü gerçekten Çanakkale halkı hak etti. Şimdi bunun hikayesini anlatayım sizlere. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Haziran 2011 tarihi itibari ile lüfer balığının avlanma boyunu 14 cm’den, 20 cm’ye çıkardı. Bu, yeterli olmasa bile çok önemli bir başarı i