Nükleer Bir Akkuyu İçin ÇED Raporu

Bugün Japonya’daki Fukuşima Nükleer santralinin yıldönümü nedeniyle nükleer enerji üzerine yazmayı düşüyordum. Sağ olsun Çevre ve Şehircilik Bakanlığının web sayfasında Mersin Akkuyu Nükleer Santrali için hazırlanan ÇED Başvuru Dosyasını yayınladı. Raporda, özellikle yakıtın taşınması için deniz yolunun tercih edilecek olması İstanbul ve Çanakkale boğazlarının yeni tehlikelere açık olacağını gösteriyor. Bence rapordaki en can alıcı nokta ise, yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı oluşturulmak istenen olumsuz hava. Rüzgar tribünlerinin kuş türlerinin ölümüne ve güneş santrallerinin de ayna ve panel gibi özel malzemeler yüzünden çevreye zarar vereceğinin açıklanması, rapor hakkındaki tüm kuşkuları daha da arttırdı. “Bilimi istediğiniz gibi kullanabilirsiniz” diyen dostum İsmail Erten’e duyurulur… Ben aslında bu hafta sizlere, bugüne kadar açığa çıkan nükleer kazalardan bahsetmek istiyorum.

AMERİKA
1979 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde Pennsylvania, “Three Mile Island” nükleer santralinde her şey normal gibidir. Bir görevli türbinlere buhar sağlayan ikinci devredeki su seviyesini belirten göstergeye parmağıyla tıklatması ile göstergenin takıldığı ortaya çıkar. İkinci devrede su kaçağı vardır. Su seviyesinin azalması nedeniyle çekirdek yeterli derecede soğutulamaz. Reaktör çekirdeği birden olağanüstü sınırlarda ısınmaya başlar. Sisteme hemen müdahale edilmesine rağmen, geç kalınmıştır. Çekirdek kısmen erimiş, çevreye radyoaktif madde yayılmıştır. Kaza yine de “dayanıklı koruyucu kabuk” sayesinde ucuz atlatılmıştır. Lakin az da olsa yaşanan zararları, onbinlerce insanı etkiler.

UKRAYNA
Çernobil nükleer santralinde bu koruyucu kabuk, Rus santrallerinin çoğunda olmadığı gibi yoktur. 26 Nisan 1986 tarihinde santralde bir deney gerçekleştirilir. Reaktörün aniden durdurulması ile ne kadar sürede acil güvenlik sistemine güç sağlanabileceğini öğrenmek istiyorlardı. Buhar akışı kesildiğinde, çekirdek ısısı hızla yükselmeye başladı. Tehlikeyi fark eden teknisyenler hemen müdahale etmek istediler ama çekirdek hasar gördüğü için bunu yapamadılar. Yedek tanklardan su ilavesi yapılınca da ani buharlaşma ile buhar patlaması yaşandı. Buharlaşma ile oluşan hidrojenin alev alması ile de bütün santrali alevler sardı. Reaktörün tavanı havaya uçtu ve radyoaktif maddeler havaya karışarak neredeyse bütün kıta Avrupa’sını, Karadeniz havzasını radyoaktif bulut etkisi altına aldı. Daha sonra olanları birçok kişi biliyor. Santral halen yalıtılmış değil. 20 milyon insanı etkilediği hesaplanmıştır.

JAPONYA
Fukuşima olayı hepsinden de ilginçtir. Tüm güvenlik tedbirleri alınmıştır. Tesis depreme dayanıklı yapılmıştır. Denizden yüksek bir noktada yapılmıştır. Olası tsunami etkilerine karşı çevresine duvarlar örülmüştür. Yedek güç kaynakları vardır. Deprem olduğunda, sistem otomatik cihazlar tarafından hemen devre dışı bırakıldı. Yedek jeneratörler sistemin aniden ısınmasını engellemek için devreye girdi. Fakat oluşan tsunami, duvarları da aşıp yedek jeneratörleri sular altında bırakınca, sistem birden çöktü. Pompalar durdu, soğutma işlemi aksadı. Aynı Çernobil’deki gibi yakıt çubuklarında aşırı ısınma yaşandı. Kısmi çekirdek erimesi, buhar patlaması, arkasından hidrojen patlaması ve radyoaktif sızıntı. Sızıntı ancak 9 ay sonra kontrol altına alındı. Başbakan istifa etti. Halen bazı bilgilerin halktan saklandığı iddia ediliyor. Yüz bin insan etkilenmiş ve yerlerinden olmuştur. Japonya’da deprem öncesi aktif 56 nükleer santralin sadece iki tanesi bugün faaliyet gösteriyor.

Tüm bu felaketlerden yola çıkarak, dünyanın terk ettiği bir sisteme ve teknolojiye bizim halen yatırım yapmak için çaba harcamamızı anlamlandıramıyorum. Geçen haftaki yazımda hatırlayacaksınız, Avrupa’nın 2011 yılı içinde enerji yatırımlarını yenilenebilir enerji kaynaklarına aktardığını rakamları ile vermiştik. Bizim var olan zenginliklerimizi halen küçük görmemiz, nükleer teknolojisi için bu kadar hevesli olan bir hükümetimizin olması, inanın aklıma kötü şeyler getiriyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enerji üretiminde değişim ve Kooperatifler

TÜRKİYE'DE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN İLK ADIMLARI

2009 Sakarya Ünivesitesi Kadın Sempozyumu Bildirisi