Yat limanı çevreci olabilir mi?

Tarih boyunca neredeyse tüm uygarlıklar deniz kenarlarına kuruldu. İnsanoğlu yaşam mücadelesini verir iken, suya gereksinimi hep vardı. Yaşam devam ettikçe de devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Biyolojik ihtiyacın ve yaşam döngüsünün ötesinde, su tüm insani gelişmelerde de önemli rol olynadı. Ticaret ve ulaşım su üzerinden (deniz ve nehir)gelişti. Kara uygarlıkları güvenlik gerekçesi ile hareket etmediler ama su kenarındaki tüm uygarlıklar su kanallarını kullanarak çok uzaklara gitmenin yollarını aradılar. Düşünün bir kere, Avustralya yerlileri olan Maorilerin kökeninin Asya olduğu ve Okyanusya adalarını ziyaret ederek bu kıtaya yerleştikleri tezi bugün artık kesin olarak kabul edilmektedir.

Çok uzun yıllar bu kentte, başka birçok kente örnek olan projeler gerçekleştirildi. Bunların belki de tartışmasız en önemlisi Yerel Gündem 21 süreci ve kentlilerin de içine çekilmeye çalışıldığı yerinden yönetim ve yönetişim kavramları oldu. Türkiye’deki belki de en başarılı uygulamalardan biri olarak kabul edilen bu süreç bir çok alanda yereldeki tüm aktörlerin birlikte karar almasını, birlikte çalışmasını, birlikte karar vermesini sağladı. Bu çalışmalar bizlere herzaman birlikte çalışma kültürünü aşıladı. Bugün Çanakkale adını dünyanın herhangi bir köşesindeyönetişim konusunda bilgili kişilerle birlikte kullandığınızda, sizlere özel ilgi gösterildiğine çok kez tanık oldum. Özellikle yönetici pozisyonunda olanların da bu deneyimi yaşadıklarına hiç şüphem yok.

Çanakkale kenti uzun zamandır Ticaret ve Sanayi Odasının bir projesini konuşuyor. Bir çok kesimde derinlemesine tartışılmasa da bir fikir yürütmeye yetecek kadar konuşulmasına yarayacak bilgiye sahip olundu. Çanakkale Kent Konseyi bu amaçla tüm tarafları bir araya getirerek (gerçi toplantıya projenin sahibi Ticaret ve Sanayi Odasını temsilen kimse katılmadı ama) projeyi çizen ve müellifi olan firmadan iki uzman yetkili aracılığı ile projenin derinlemesine tanıtımını ve tartışılması için çok önemli bir adım attı. Kentliler ilk kez proje hakkında konuşma, fikirlerini söyleme, beğenme veya beğenmeme haklarını kullandılar. Sadece bu tartışmaların bile yapılabilmesi için önemli olan süreçte belki de tek eksik olan kısımın, yerel tanıtım ve bilgilendirme sürecinin daha erken başlamasını sağlamak olabilirdi.

Porjenin çevre ile uyumlu olup olmadığını tartışmayacağım. Bu konuda uzman kişi ve kurumlar zaten bir çok açıklamalarda bulundular. Sadece şundan eminim, insanın olduğu her yerde çevre tahribatı vardır. Çünkü doğadaki tek canlı, insan, doğa ile uyumlu değil doğayı kendine uyumlu hale getirmek için çalışır. Onun için bu yat limanı projesi mutlaka doğaya zarar verecektir. Oradaki canlı eko sisteme mutlaka zarar verecektir. Ama bunun için bu projenin yapılmasından vaz geçilmeyecektir. Bundan da eminim. Onun için tek dileğim vardır. Bugüne kadar binbir zorlukla kazandığımız ve bunu tüm Türkiye’de başarabilecek tek kent de olan Çanakkale, tüm taraflar, kentlilerin de düşüncelerini alarak, masaya oturarak, müzakere ederek, belli düşünce ve hayallerinden taviz vererek yat limanını gerçekleştirebilirler. Bunu kent olarak yapabiliriz. Bu konuda deneyimlerimiz fazlası ile var. O zaman gerçekten tüm Türkiye’ye örnek olacak şekilde, tüm Çanakkale’nin katılımı ile yapalım. Ve sonra da “Bu bizim eserimiz” diyerek övünelim. Hiç zor değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enerji üretiminde değişim ve Kooperatifler

TÜRKİYE'DE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN İLK ADIMLARI

2009 Sakarya Ünivesitesi Kadın Sempozyumu Bildirisi