Herkes giderken Mersin’e, biz gitmeyelim tersine

Troya kazılarının başkanı ve tam bir Türkiye hayranı olan rahmetli Osman Manfred Korfman, herkese Troya’yı anlattığı zamanlarda, hep şöyle derdi: “Troya’ya zenginliğini rüzgar verdi. Aynı rüzgar halen var. Bugün de farklı yönlerden zenginlik katarak.” Ben bu sözleri, rüzgar her seferinde yüzüme vurunca hatırlarım. Bazen bıçak gibi keskin olan rüzgar genellikle sakin sakin varlığını hissettirir. Özellikle yaz aylarında o rüzgar olmadığında hepimiz yüksek nem ve sıcaklık nedeniyle nasıl da bunalıyoruz. Coğrafi koşullar nedeniyle hiçbir zaman yitirmeyeceğimiz bu kaynak, ilimizi Türkiye’nin en verimli rüzgar kapasitesine sahip ikinci ili (birincisi Sinop) yapıyor. Bu kaynak elimizde ve her zaman da olacak.

Geçtiğimiz haftanın en çok tartışılan konusu, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın önderliğinde yapılması hedeflenen yat limanı ve onun çevresinde “siz kimsiniz” sözü üzerine gelişen diyaloglar idi. Sayın Bülent Engin, Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığına seçildiği 2010 yılında yerel gazetelere çok önemli açıklamalarda bulunmuş idi. Dikkatli okuyucularımız hatırlayacaktır. O dönemde Çanakkale’nin atıl durumda olan kaynaklarını hayata geçirmek istediklerini açıklamış idi. Rüzgar enerjisi, hatta akıntı enerjisi gibi yatırımlarla, bugüne kadar atıl olan Ticaret ve Sanayi Odası’nı da harekete geçireceklerini söylemiş olan Engin, geçtiğimiz hafta oda yönetim kurulunu da yanına alarak yat limanının yerinin ne kadar doğru olduğunu yine basın mensuplarına anlatır iken aklıma iki yıl önceki önerileri ve yatırım hayalleri geldi. Daha büyük hayaller ve gerçekten Çanakkale’nin “doğal” kaynaklarını kullanarak yapılacak olan yatırımlardan, marina gibi çok daha tartışmalı (hatta bir de çarşının üstünün kapatılması projesi) yatırımlara yönelmesini yadırgadım. 2010 yılında yaptığı ve kentimizi tam bir yenilenebilir enerji merkezine çevirecek olan gerçek yatırım hayalleri için kendisine Ekim 2010 da bir teşekkür mektubu da yazmış idim. Çünkü kentimizi gerçekte harekete geçirecek olan yatırımların bu şekildeki temiz enerji kaynakları olacağına inanıyorum. Atıl durumda olan organize sanayi bölgesinde de yenilenebilir enerji sektörüne hizmet ve ürün sağlayan yatırımlar olduğunu düşünün bir de. Bakınız Portekiz’in turizm reklamlarına. “Avrupa’nın enerjisini biz temiz enerji kaynaklarımızdan sağlıyoruz” diye bir turizm afişi olur mu diye düşündüm ve bu sloganın turizm potansiyeline etkisini araştırdım. Portekiz turizm potansiyelini bu reklam sloganı ile % 10 arttırmış. Bozcaada’ya giden herkesin mutlaka rüzgar güllerini de ziyaret ettiğini düşündüğünüzde buna inanmamak elde değil.

Yazının başlığı neden attığımı merak ediyorsunuz. Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa Rüzgar Enerjisi Vakfı’nın 2011 yılı raporu yayınlandı. Yıllık yatırımların seyrini rakamsal olarak açıkladıkları bu raporda en çarpıcı noktalar yenilenebilir enerji yatırımlarındaki artış. Tüm enerji yatırımları içinde güneş ve rüzgar yatırımları % 68’i buluyor. Buna karşılık nükleer, kömür ve mazot ile enerji üretmede çok büyük düşüşler yaşanıyor. Aşağıdaki tabloda da görüleceği gibi, eski teknolojiler artık terk ediliyor. Peki, Çanakkale nerde dersiniz?

Sayın Bülent Engin. Çanakkale için gerçekten yenilikçi ve verimli yatırımlara yönelen bir oda düşünüyorsanız, sizi iki yıl önceki hayallerinizi hatırlatırım. Çanakkale’nin ataletine de kapılmayın derim. Ben sizi iki yıl önceki gibi görmek ve hatırlamak istiyorum. Aktif ve yenilikçi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enerji üretiminde değişim ve Kooperatifler

TÜRKİYE'DE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN İLK ADIMLARI

2009 Sakarya Ünivesitesi Kadın Sempozyumu Bildirisi