GDO’lu Mısırlar Geri Geldi

Çanakkale’de tavuk eti ve ürünlerinin tüketimi, kırmızı et tüketimine nazaran çok daha fazla olduğunu hepimiz biliyoruz. Her köşe başında açılan bir tavuk dönercinin haricinde, kasap ve marketlerde de beyaz et satışı çok yüksek rakamlarda. Bu gerçekten sevindirici bir gelişme diye düşünülebilir. Kırmızı etin özellikle kolestrol gibi etkilerinden dolayı tüketiminin kısılması, herkesin sağlığına ne kadar önem verdiğini de göstermekte. Peki, bu kadar sağlığımıza değer verir iken, o kadar rahat tükettiğimiz beyaz et acaba ne kadar sağlıklı?

Çok uzak değil daha üç yıl önce büyük mücadeleler verilerek Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)’lar hakkında Tarım Bakanlığı bir kararneme ile ülkemiz sınırları içinde üretilmesini ve girişini yasaklamış idi. Dediğim gibi çok değil, ama üstünden sadece üç sene geçti ve aynı bakanlık bu kez farklı bir kararneme ile GDO’lu 13 mısır çeşidinin ülkemize ithalatına izin verdi. Bakanlık bu kadar çabuk neden fikir değiştirdi peki?

Türkiye Yem Sanayicileri birliği, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar birliği ve Yumurta Üreticileri Merkez birliği tarafından bir yıldır bakanlık üzerinde çok yoğun bir lobi faaliyeti yapılıyor. Tavuk çiftliklerinde kullanılan yemlerin girdi maliyetini azaltmak için yapılan bu lobi faaliyetleri sonuç vermiş ve bakanlık bu birliklerin iktisadi işletmelerine 13 çeşit GDO’lu mısırın ithalatına izin verdi. Tam burada gerçekten iki tane sorun ile karşı karşıya kalıyoruz. Birincisi, hiçbir firma GDO ile beslenen hayvan veya ürünlerini (yumurta, süt, peynir vs.) satarken etiketinin üzerine bu bilgiyi yazmak zorunda değil. Bu da tüketicinin, yani markete gittiğinizde sizin veya benim hangi firmanın ürününün GDO’lu veya değil bilme hakkım yok. Her firma GDO’lu mısırlarla üretilmiş yemler ile beslenen hayvanları kullanmasa bile, bizler bunu bilemeyeceğiz. Bu firmalar arasında haksızlık yaratacağı gibi, tüketicinin de yanıltılması anlamına gelmektedir. Ben GDO’lu ürün tüketmek istemesem bile, bilinçsizce tüketebilirim. İkincisi ise, ülkemizde de yoğun bir şekilde üretilen mısır, ithalatının serbest bırakılması ile yerli üretici de cezalandırılmış olmaktadır. Oysa bakanlık, mısır üreticisine sübvansiyon sağlasa, yerli üretim artacak, kendimize yeter olmamız dışında, ihracat bile sağlanmış olacak. Fakat destek yerine bu karar ile yerli üreticimiz daha büyük sıkıntılar içine itilmektedir.

Hepsini bir tarafa bırakın. Bugüne kadar alıştığınız, damak tadınızın oluştuğu ve yemek kültürü geliştirdiğiniz bir alanda, çocuğunuzun ve kendinizin geleceğini tehlikeye atmak istermisiniz? Hele güzel kentimiz, güzel bölgemiz tam bir tarım cenneti iken, 200 km ilerde Bandırma’da bulunan tavuk çiftliklerinin, daha fazla kar elde edebilmeleri için, GDO’lu mısırı yem olarak kullanması ve bize de bu çiftliklerin tavukları ve yumurtaları geldiğinde, bunu gönül rahatlığı ile tüketebilecekmiyiz? Ben kendi adıma, HAYIR cevabını veriyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enerji üretiminde değişim ve Kooperatifler

TÜRKİYE'DE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN İLK ADIMLARI

2009 Sakarya Ünivesitesi Kadın Sempozyumu Bildirisi