Sehir Selleri

Çanakkale Belediyesi uzun ve zahmetli çalışmalar sonucu, kentimizin alt yapı hizmetlerini tamamlamaya çalışıyor. Bazı yerler çok uzun sürüyor. Hatta bundan dolayı da çok eleştiri alıyor. Fakat yapılması gerekenin bu olduğunu hepimiz biliyoruz. Normal kanalizasyon şebekesinin yanına bir de yağmur suları için drenaj boruları döşeniyor. Tüm bunarla yapılmasına rağmen geçtiğimiz yıl içinde Tansaş kavşağı dediğimiz alanın ve Kordon boyunun son kısmı sayılan Ordu Evi önünün nasıl sel altında kaldığını hepimiz biliyoruz. Aynı ölçekte olmasa da benzer görüntüler, özellikle çok yoğun yağmur yağışı sonrasında yaşanıyor. Son dönemde meteorologlar ve iklim bilimciler bu durumlara “şehir selleri” adını takıyorlar.
Öncelikle şunu söyleyelim. İklim değişikliği nedeniyle yağışlar dengesizleşecek ve sellerle daha da çok karşılaşacağız. Bu kaçınılmaz bir süreç. Bu güne kadar iklim değişikliği şunlara neden olacak denildikçe kimse umursamadı. Ampuller tasarruflu ampuller ile değiştirilsin veya televizyonun stand by düğmesi kapatılsın gibi önermelerde bulunuldu. Politika oluşturma veya kanuni düzenlemelere ne yazık ki hiç gidilme fırsatı yaratılmadı. Bu alanda çalışan STK’lar yaptıkları eylemlerle ne yazık ki yalnız bırakıldı. Onun içindir ki, şimdi farklı bir iklim sistematiği ile karşı karşıyayız. Yani iklimler değişti. Isılar arttı. Yağış düzeni değişti. Su seviyeleri artışa geçti. Hollanda bazı önlemler alarak deniz altında kalma süresini biraz geciktirdi ama Bangladeş o kadar zengin olmadığı için önlemler alamadı ve daha şimdiden topraklarının neredeyse % 10’unu deniz sularına teslim etti.
Bu felaketlere karşı uluslar arası arenada alınması gereken önlemler geciktikçe, ülkeler bireysel önlemler almaya başladılar. Örneğin, Amsterdam belediyesi deniz seviyesinin artışına karşı bentleri daha da yükseltti. Tokyo Belediyesi şehirde bir sel oluşmasını engellemek için şehir planlamasını daha titiz kurallarla uygulamaya başladı. Hatta yağmur sularının boşaltılacağı drenaj sistemini metro tünelleri boyutlarına kadar genişletti. Avrupa’da bazı belediyeler ise belli bölgelere yapılaşmayı tamamen yasakladılar ve var olan yapıları yıktılar. Tüm dünya bu önlemleri almaya başladı. Biz ise, daha iki hafta önce bir saatlik yağış sonrasında Başkent Ankara’nın halini hep beraber televizyon haberlerinden izledik. İnsanlar arabaları ile yer altı geçitlerinde kaldı. Daha geçen yıl İstanbul’da yaşananlar gözümüzün önünde. Çanakkale Belediyesinin önünde ise harika bir fırsat var. Tüm alt yapı çalışmaları şu anda neredeyse yeniden yapılır iken, acil eylem planlarını hızla hayata geçirebilecek önlemlerine şimdiden yer verebilecek kapasitede. Kordon düzenlemesi yapılır iken, yağmur suyu drenaj hattı da yeniden yapıldı. Tek dileğimiz benzer sel felaketlerinin tekrar yaşanmaması. Yağmurlar yaşanacak. Ondan kaçışımız yok. Ama kordon bir kere daha sel suları altında kalır ve insanların önünde büyük bir sorun olarak kalırsa, yapılan tüm çalışmalar ne yazık ki yeniden yapılmak zorunda kalınacaktır.
Geçtiğimiz hafta, Climate Cities (İklim dostu kentler) üyelerinden biri olan Almanya’daki Hamburg kenti, sellerin önüne geçmek için mazgalların aralıklarını arttırdığını açıkladı. İlk aşamada ne kadar komik geldi bana. Fakat altyapı olarak zaten güçlüyüm daha fazla suyun birikmesine engel olmak için bu önlemi aldık dediği zaman bunun hiç de komik olmadığını anladım.
Artık dünyanın gerçekleri hiç de komik değil. Sorun küresel. Önlemde öyle olmalı. Ama önlem alınmadı diyerek de oturma lüksümüz yok. Yoksa şehir içinde daha büyük kayıplarla karşılaşırız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Enerji üretiminde değişim ve Kooperatifler

TÜRKİYE'DE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜN İLK ADIMLARI

2009 Sakarya Ünivesitesi Kadın Sempozyumu Bildirisi