İklim Forumunda dert Dünyamızın geleceği idi
Aralık ayı başında Fransa’nın
başkenti Paris’te gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Sözleşmesi taraflar konferansı öncesi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok
hareketli günler yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde
gerçekleşen İklim Forumu bunların belki de en etkili ve organize olanı idi.
Tarih olarak özellikle Antalya’da yapılan G20 toplantısı öncesine getirilen forum
iki gün sürdü. G20 ve Paris zirvelerinden önce yapılan İklim Forumu’nun
özellikle bu iki organizasyonda yer alacak olan karar vericilere yönelik bir
sonuç bildirgesi çıkarması ise, belki de Türkiye’nin hazırladığı iklim eylem
planı kadar, hatta belki de daha değerli, etkisi oldu. İklim forumu tüm yabancı
basında da yer almış oldu ve ülkemizdeki sivil gücün etkisini yansıttı.
Çanakkale’den de iki konuşmacı olarak katıldığımız bu forum hakkında bazı kısa
değerlendirmelerde bulunmak isterim.
Tüm dünyada şu anda en yaygın
olan enerji üretim biçimi kömürle çalışan termik santraller. Bu alanda
devletler de, enerji üretimini arttırabilmek adına yatırımcılara belli
teşvikler sağlıyorlar. Tam da bu alanda kömürün iklim değişikliğine neden olan
en önemli girdi olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor. Kömür santrallerinin sera
gazı salımları ve kirletici etkisi küçümsenmemeli. İklim Forumu da bu ana
temayı ana gündem maddesi olarak belirlemiş. Kömüre devletlerin verdiği
teşvikin kaldırılması ve de yerine yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi
forum sonuç raporuna da işlenmiş.
Forumda 59 oturum gerçekleşti.
Toplam konuşmacı sayısı ise 150 den fazla idi. Özellikle yurt dışından çok
önemli isimler çeşitli oturumlarda söz söyleme imkanı buldu. Bunlardan
bazıları, Columbia Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü Başkanı Prof. Jeffry Sachs, 350.org’un kurucusu
Bill Mc Kibben, Sınır Tanımayan
Doktorlar örgütünden Aitor
Zabalgogeazkoa, IPCC Başyazarı Thomas
Stocker. Özellikle Stoker, Paris öncesi IPCC raporlarının oluşumu ve bu
alanda sivil katılımın arttırılması ve etkinsin yaratılması hakkında çok önemli
bilgiler verdi. Çanakkale Barosu Çevre Komisyonu avukatlarından Ali Furkan
Oğuz, Ortak Kömür Mücadelesi isimli oturumda, kömür ve kömür santrallerine
karşı verilen yerel mücadelelerin Çanakkale ayağı hakkında bilgi verdi. Oturumda,
tüm Türkiye genelindeki kömürlü santrallere karşı verilen mücadelenin
örneklerinden ve bunların nasıl daha organize edilebilmesinden söz edildi.
Kömür ile üretilen enerjiye bir alternatif de güneş enerjisi. Bireysel ve
toplumsal alanda güneş enerjisinin daha yaygınlaştırılması, enerji
bağımsızlığının sağlanması için toplumsal dinamizm konusundaki oturumda da ben
konuşma fırsatı buldum. Almanya Nükleer karşıtı hekimler birliğinden Alper
Öktem ile birlikte gerçekleştirdiğimiz oturumda özellikle Almanya örneğinden
yola çıkarak güneş enerjisinin yaygınlaştırılması hakkında farklı örnekler
verme imkanımız oldu. Bu teşviklerden bir tanesi olan kooperatifler hakkında
biraz konuşma ve Çanakkale’deki kooperatif girişimi hakkında bilgi verdim.
İki günlük forumu Yeşil Düşünce
Derneği çok büyük bir başarı ile gerçekleştirdi. Konuşmacıların ve konuların
düzenlenmesinden, ulaşıma kadar her aşamada büyük bir özveri ile çalışan pırıl
pırıl gençler, gerçekten bir mucizeye imza attılar. Artık bu tür
organizasyonların ilimizde de gerçekleşme zamanı bence geldi.
Yorumlar