İklimi Bozan İnsanın Kendisi
Yukarıda
kullandığımız başlık, aslında benim değil. Ama gerçeği o kadar net yansıttığı
için hepimizi bağlayan bir unsur.
Geçtiğimiz
ay Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)
tarafından bir rapor açıklandı. Rapor, IPCC’nin İsveç’in başkenti Stockholm’da
bir hafta süren ve bilim insanları (ki bunların arasında Çanakkale’den Prof.
Murat Türkeş’de bulunuyor) ile 195 ülkenin hükümet temsilcilerinin katıldığı
bir konferanstan sonra açıklandı. Bu rapor, 1950’den bu yana küresel ısınmanın
temel nedeninin “kesinlikle” insan faaliyetleri olduğunu gösteriyor. Bu raporun
sonuçlarının derlenip buna göre karar vermek üzere de devlet ve hükümet
yetkilileri, Polonya’nın başkenti Varşova’da Birleşmiş Milletler 19. İklim
Zirvesi (COP-19) için bir araya geldiler. Bu zirvenin tarihine ise Filipinleri
vuran ve on binden fazla insanın ölümüne neden olan ve tespitlere göre bugüne
kadar görülen en güçlü tayfun olan Haiyan denk geldi. Bu üçü arasında bağlantı
kurmaya çalışırsak.
IPCC
her yıl daha çok bilim insanları ile birlikte bir rapor hazırlıyor. İklim
değişikliğinin nedenleri, etkileri ve önlemleri üzerinde bir anlaşma yaratılmak
isteniyor. İki yıl öncesine kadar çeşitli disiplinlerden bilim insanları, iklim
değişikliğinin etkilerini insan etkili sera gazı salımlarına bağlamak istemiyor
idi. Fakat son iki yıldır onlar da ikna oldu ve artık tüm IPCC raporları bu
anlamda iklim değişikliğinin etkilerinin tamamen insan faaliyetleri sonucu
olduğunu kabul ediyor. Hatta son elli yıldaki etkinin de neredeyse bir
derecelik bir ısınmaya tekabül ettiğini açıklıyorlar. Bu tabii ki inanılmaz bir
etki ve önlem alınması kesin gerekli olan bir durum. Onun için bu raporların
hazırlanmasında hükümetlerin yetkilileri de hazır bulunuyor. Onla da kendi
ülkelerinin bu önlemler konusunda neler yapabileceğinin pazarlıklarını
yapıyorlar. Kendi sınırlamalarına karşılık diğer ülkelerin de aynı veya benzer
oranlarda indirim yapmaları için büyük lobi faaliyetleri yapılıyor. Politika ile
bilimin bir çatışması denilebilir. Tüm bu pazarlıklar sonucunda, ortaya çıkan
raporu açıklıyorlar ve bundan sonra sadece politik karar vericilerin yer aldığı
İklim Zirvelerine geçiliyor.
İklim
zirveleri genellikle her sene, yılın son zamanlarında dünyanın değişik
kentlerinde gerçekleşiyor. Bu yıl 19.uncusu yapılan COP-19, Polonya’nın
başkenti Varşova’da gerçekleşiyor. Polonya aslında çok ilginç bir buluşma yeri.
Polonya bir kömür ülkesi. Elektrik ihtiyacının neredeyse %90’ını bu kara
madenden elde ediyor. Yani çok zararlı bir yol. Çünkü kömür iklim değişikliğine
neden olan sera gazı salımlarının bir numaralı müsebbibi. Ülkemizde ne kadar
derseniz, bizde de aynı vahamet yaşanıyor. Biz de elektrik ihtiyacımızın
neredeyse yarısını termik santrallerden karşılıyoruz. Bu kömürlerin de çoğu
ithal ediliyor. Diğer yarısı da yine aynı şekilde ithal edilen doğalgaz çevrim
santrallerinden ve hidroelektrik santrallerinden sağlanıyor (yani, kendi
topraklarımızı ve dünyanın havasını kirletmek için yurt dışına para ödüyoruz). Yani
bu kadar kirletici olan ve iklime bu zararı veren ülkelerin başında sayılan
Polonya’da COP-19 gerçekleşiyor. Tam bu günlerde Alman Germenwatch enstitüsü
tarafından iklim değişikliğine bağlı olarak artan ve gelişen son 20 yılın
felaketlerini incelediği bir rapor yayınlandı. Buna göre son yirmi yılda
meydana gelen 15 bin doğal afette yaklaşık 20 bin insan öldü. Bu doğal
felaketlerin dünya ekonomisine ise zararı 2 triyon 500 milyar Dolar olarak
hesaplanmış. Yani ülkemizin 10 yıllık milli geliri.
Tam bu
raporlar, toplantılar derken belki de bilebildiğimiz en güçlü tayfun Filipinler
ve Çin’i vurdu. Saatte 280 km süratli bir rüzgar ve fırtına doğal olarak
peşinde on binin üzerinde ölü ve bir çok felaketzede ve sorun bıraktı. Filipinleri
vuran bu tayfunun ardından Varşova’daki toplantının tartışma konusu birden
değişti. Evet iklim için ne tür önlemler alırsak daha az zarar veren sonuçlarla
karşılaşırız demeye başlayan devlet yetkilileri ve halen “kalkınma” adına
ülkelerini ve dünyayı felakete götürmeye kararlı devlet yöneticilerinin
pazarlıkları acımasızca devam ediyor. Devam da edecek ama inanıyorum ki artık
bunun da bir sonu geliyor ve karşı çıkanlar durmadan yalnızlaşıyorlar. Sonunda onlar
da pes diyecekler, aynı karşı gelen bilim insanlarının pes ettiği gibi.
Yorumlar